{ "title": "Longoz Ormanları", "image": "https://www.orman.gen.tr/images/Longoz-Ormanlari-69561.jpg", "date": "19.01.2024 05:16:14", "author": "Tuğçenur Bayram", "article": [ { "article": "Longoz ormanları, denize yakın ve akabinde dökülen akarsu veya derelerce taşınan kumların birikmesiyle oluşan bir yaşam alanıdır. Üzerinde barındırdığı canlı türleri her yerde rastlayacağımız türden değildir. Bol su alan yerlerde yetişen bitkiler ve sulak yerlerde yaşayan hayvanlardan oluşan bir canlı ekosistemi vardır. Örneğin; göl soğanı, kızılağaç, su menekşesi, balıkçıl kuşu bu canlılardan sadece birkaç tanesidir.

Longoz ormanlarının yapısının bozulmaması ve üzerindeki canlı sürekliliğinin devam etmesi için hep bol su barındırması gereklidir. Su, longoz ormanlarının oluşumu için sadece kum taşıyıp biriktirmekle kalmaz. Aynı zamanda mineral yönünden zengin olmasını sağlayacak içerikleri de bu ormana sağlar. Dolayısıyla su longoz ormanlarının sadece oluşumunda değil devamlılığında ve zengin içeriğe sahip olmasında da önemli rol oynar.

Longoz ormanları benzerlik açısından tropikal bölgelerdeki yağmur ormanlarına yakındır. Olabildiğine canlı ve gür ekosistemi sayesinde sulak ortamın doğurduğu ortak sonuçlar dikkat çekmektedir. Fakat longoz ormanları, yağmur ormanlarının aksine, hayat kaynağı olan suyu gökyüzünden değil tabandan yani topraktan alır. Bu yüzden bu iki yaşam alanı birbiriyle karıştırılmamalıdır.

Longoz ormanları, diğer bir ismiyle subasar ormanları, ender görülen bir orman olmasıyla birlikte gerek sürekli değişen insan yoğunluğu gerekse günümüzün şartları sebebiyle varlıkları daha da tehlike altına girmektedir. Dünyada da sık rastlanmamasına karşın ülkemiz en büyük üçüncü longoz ormanını bünyesinde barındırmaktadır. Bu orman Kırklareli ilimizde bulunan İğneada longozudur. Türkiye'de İğneada Longoz Ormanının yanı sıra, Sakarya'da Acarlar Longoz Ormanı ve Sinop Sarıkum'da çeşitli longoz ormanları bulunmaktadır. Günümüzde yok olmak üzere olan ve ülkemizde bulunan Sinop Kızılırmak Deltası'ndaki longoz ormanlarından geriye, belirleyici ufak parçalar kalmıştır. Gerekli özveriyle sahip çıkılmadığı takdirde bu nadide değerlerin ilerleyen zamanlarda tamamen yok olacağı öngörülmektedir.
" } ] }